ana_sayfa
FAALİYETLER
Yazılı Soru Önergeleri
Genel Kurul Soruları
Kanun Teklifleri
Sözlü Soru Önergeleri
Makalelerim
Genel Kurul Konuşmaları
Yazılı S.Ö.(Cevaplanan)
Meclis Araştırma Önergeleri
Genel Kurul Konumalar > Organize Sanayi Bölgeleri kanun tasarısı 1.madde üzerine konuşması.

16.10.2008

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 222 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın görüşülmekte olan 1’inci maddesiyle ilgili olarak Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sözlerime başlamadan önce, bugün Hakkâri’de bölücü hainler tarafından alçakça şehit edilen askerlerimize Cenabı Allah’tan rahmet, yakınlarına ve büyük Türk milletine sabır ve başsağlığı diliyorum.

Sayın milletvekilleri, ülkelerin ekonomik ve sosyal kalkınmasının temel dinamiklerinden birisi de hiç şüphesiz sanayileşmedir. Ancak sanayileşme politikaları uygulanırken, sanayileşmenin bütün bölgeler arasında dengeli yürütülmesi, kırsal kesimlerden şehirlere göçün durdurulması, bölgeler arasındaki gelişme farklılıklarının giderilerek sosyal ve ekonomik dengenin sağlanması esas alınmalıdır. İşte bu esaslar doğrultusunda da, çeşitli kalkınma ve sanayileşme yollarının, her türlü siyasi taassubun dışında, ülke ve bölge gerçekleri dikkate alınarak izlenmesi gerekmektedir. Sağlıklı bir sanayileşmenin, kolektif bir anlayışla, maliyet ve masrafların en aza indirgenerek gerçekleştirilebilmesinin en önemli ve kalıcı yollarından birisi de, madde tanımlarında geniş bir şekilde ifade edilen, organize sanayi bölgeleridir.

Günümüzde ekonomik kalkınma sanayileşmeyle paralel gitmekte ve birbirini etkileyerek gelişmektedir. Bu gelişme sadece ekonomik yapı ve üretim tekniklerini değil, aynı zamanda hayatın her yönünü etkileyerek değiştirmektedir. Bu çerçevede organize sanayi bölgeleri uygulaması, düzenli şehirleşmeyi sağlamada ve sınai üretim faaliyetlerini aynı alanda toplamada kullanılan bir araç olarak ortaya çıkmaktadır.

Buradan hareketle, ülkemizde de mevcut olanlara ilave olarak bölgeler ve iller düzeyinde planlı ve programlı sanayi tesislerinin kurulması sağlanarak, düzenli yerleşim ve şehirleşmenin temin edilmesine elbette ki yardımcı olunmalıdır. Yine, uygun alt yapı tesislerinin hazırlanması suretiyle çevre kirliliğinin önlenmesi, tarım alanlarının ve tabii çevrenin korunması, sanayimizin temel taşları ve belkemiği olan orta ve küçük işletmelerin teşvik edilerek geliştirilmesi için organize sanayi bölgeleri uygulaması çok dikkatli bir şekilde, bazı acı tecrübelerden de istifade edilerek devam ettirilmelidir. Küçük sanayi siteleri ve organize sanayi bölgeleri gibi teşebbüsler her türlü politik değerlendirmenin üstünde, topyekûn ülke sanayini harekete geçirmenin bir yolu ve bazı bölgelerde sanayileşme atılımını gerçekleştirmenin uygun bir fırsatı olarak görülmeli ve koordineli bir şekilde, birbirlerine ziyan vermeden faaliyetlerini sürdürmelidirler. Organize sanayi bölgelerinin, kendi aralarında sıkıntı oluşturmadan bölge ve ülke ölçeğinde uyumlu ve birbirine katkı sağlayıcı bir anlayış ve yapı içerisinde olmaları gerekmektedir. İşte, bu noktada en önemli görev, yine, madde tanımlarında, kısaca, OSBÜK olarak yer alan Organize Sanayi Üst Kuruluşuna düşmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye’de organize sanayi bölgeleri kavramı ilk defa 1961 yılında kullanılmaya başlanmış, Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı döneminden itibaren, kalkınma plan ve programlarında sürekli olarak sanayinin geliştirilmesinde ve bölgesel kalkınmanın gerçekleştirilmesine yönelik özendirici tedbirler arasında yer almıştır. Yine, ilk defa, 57’nci Cumhuriyet Hükûmeti döneminde 2000 yılında çıkan Organize Sanayi Bölgesi Kanunu ile organize sanayi bölgeleri hukuki bir yapıyla tüzel bir kimlik kazanmış ve belirsizlikler ortadan kaldırılarak OSB yönetimlerine pek çok yetki verilmiştir. Bu yetkileri kısaca özetleyecek olur isek fabrika inşaatlarının projelendirilmesi ve yapılmasıyla ilgili verilecek ruhsatlar ile elektrik, su, doğal gaz, haberleşme gibi tüm altyapıların üretimi ve dağıtılması gibi yetkiler kanunla organize sanayi bölge yönetimlerine tanınmıştır.

Bütün bu açıklamalardan da anlaşılacağı gibi organize sanayi bölgelerinin varlığı ve gelişimi her açıdan önemli ve olumludur. Ancak bir taraftan, sanayi bölgeleri için gelişen ve değişen ihtiyaçlara göre kanun çıkartılırken veya mevcut kanunlarda değişiklikler yapılırken, diğer taraftan ülke gerçeklerinin dikkate alınarak yönetim anlayışından kaynaklanan siyasi rant ve istismar hesaplarının ve yanlışlıklarının mutlaka tasfiye edilmesinin lazım geldiğini de unutmamak gerekmektedir. Örneğin, yılbaşından bu zamana kadar toplam yüzde 54 zamlanan elektrik fiyatları ile bu bölgelerde faaliyet gösteren sanayicilerimizin sıkıntılarını nasıl gidereceğiz? Keza aynı şekilde artan doğal gaz ve diğer temel girdi fiyatları ile sanayicimizin yaşamasını, kazanmasını ve istihdama katkı sağlamasını nasıl gerçekleştireceğiz? Daha önceleri organize sanayi bölgelerine az da olsa avantaj sağlayıcı yüzde 5 indirimli olarak uygulanan elektrik tarifeleri gibi birtakım iyileştirmeler bile bugün ne yazık ki kaldırılmış ve sanayici ve imalatçılarımız AKP İktidarının çizmeye çalıştığı sahte ve pembe tabloların aksine bugün nefes dahi alamaz bir duruma düşmüşlerdir.

Sayın milletvekilleri, bugün, maalesef diğer organize sanayi bölgelerinde olduğu gibi seçim bölgem olan Adana Organize Sanayi Bölgesinde de faaliyette bulunan sanayicilerimizin birçoğu başta elektrik olmak üzere artan maliyetlerden dolayı büyük bir sıkıntı içerisindedirler. Öyle ki Adana Organize Sanayi Bölge Müdürlüğü tarafından tahsil edilmesi gereken toplam elektrik fatura ücretlerinin bugün ancak üçte 1’i tahsil edilebilmektedir. Yani en son ödeme dönemi itibarıyla yaklaşık 6 milyon YTL elektrik borcunun sadece 2 milyon YTL’si tahsil edilebilmiştir. Diğer taraftan, bugün yatırımları ve istihdam imkânlarını artırmak amacıyla çıkarılan 5084 sayılı Teşvik Yasası’ndan ne yazık ki Adana gibi pek çok sanayi kentimiz faydalanamamış olup, bu kentlerimizde yatırımlar önemli ölçüde sekteye uğramış ve durma noktasına gelmiştir. Başta Osmaniye olmak üzere komşu illere teşvikli hâle getirilen Adana’da da yatırım hızı büyük ölçüde düşmüş, hemen hemen hiç kalmamış vaziyettedir. Yatırımcı, her türlü altyapısı tamamlanan, 1.225 hektarla Türkiye’nin en büyük alanına sahip olan Adana Organize Sanayi Bölgesinin yerine, haklı olarak, altyapısı bulunmayan teşvikli Osmaniye Organize Sanayi Bölgesini tercih etmiştir.

Türkiye’nin en çok göç alan ve yüzde 17’lerin üzerinde bir işsizlik oranıyla ülke içerisinde ilk sırayı alan Adana’da haksız teşvikin meydana getirdiği durum kent ekonomisinde çok ciddi bir yara açmıştır. Kentte yatırım hızını sekteye uğratan Teşvik Yasası, haksız rekabet nedeniyle, mevcut sanayi kuruluşları arasında başta tekstil olmak üzere birçoğunun kapanmasına, işçi çıkarmasına ve kapasite düşürmelerine neden olmuştur.

Sayın milletvekilleri, Adana Organize Sanayi Bölgesi Osmaniye Organize Sanayi Bölgesine otuz kilometre uzaklıktadır. Buradan biz teşvik alan illerimize herhangi bir şey söylemiyoruz ama adaletin sağlanması yönünden bir konunun özellikle altını çizmek istiyorum. Bakınız, teşvikli Osmaniye Organize Sanayi Bölgesinde yer alan bir tesisin SSK primi, stopaj ve enerji indirimleriyle 70 YTL’ye ürettiği bir ürünü aynı sektör ve büyüklükteki sanayi kuruluşu Adana’da 100 YTL’ye üretebilmektedir. Bir üründe yüzde 30’luk üretim maliyet farkı haksız rekabetten çok öte rakibin batırılması anlamına gelmektedir ki, böyle bir durumu kabullenmek de elbette ki mümkün değildir. Nitekim, teşvik öncesi Adana’da tekstil sektöründeki 50 bin kişilik istihdam bugün 15 binlere ulaşamayan rakamlarla ifade edilebilmektedir. İşin acı yanı, Adana’nın tekstil sektöründeki iş gücü kaybının yerini teşvikli kentlerde gerçekleştirilen yatırımlar da maalesef dolduramamıştır.

Sayın milletvekilleri, Teşvik Yasası’nın yanlışlığını bugün ekonomi çevreleriyle birlikte zannediyorum Sanayi Bakanımız Sayın Çağlayan da kabul etmektedir. Kendileriyle gerek komisyon gerekse özel sohbetlerimizde teşvik sisteminin bölgesel veya sektörel olarak yeniden ele alınması lazım geldiği hususunda mutabakat sağladığımız konuşmalarımızın olduğunu zannediyorum hatırlayacaklardır.

Yine, 7 Temmuz 2006 tarihinde Ankara’da yapılan OSTİM’li sanayici ve iş adamlarının istişare toplantısında konuşan o zaman Ankara Sanayi Odası Başkanı olan Sayın Sanayi Bakanımız, bakın, o tarihte ülke gerçeklerini nasıl özetlemektedir: “Türkiye’de 5 tane kaynak ustası arıyorsunuz, karşınıza 7-8 tane, üniversite mezunu, pırıl pırıl, iki-üç lisan bilen gençler geliyor. Türkiye’de eğitim ve istihdam politikaları eksiktir ve yanlıştır. Sanayici nitelikli insan bulmakta güçlük çekerken öbür yanda 5-10 milyon insan işsiz gezmektedir. Türkiye, son dönemlerin en yüksek işsizlik oranıyla karşı karşıya bulunmaktadır. Mesleki eğitim konusunda da bir an önce düzenleme yapılması gerekmektedir. Meslek okulları cazip hâle getirilmeli.” diyor ve teşvikli sistemi de eleştirip bu konuda sistemin sektörlere göre tasarlanmasını öneriyor.

Şimdi, Sayın Bakanımıza buradan sormak istiyorum: İki yıl önce şikâyetçi olduğu bu tablo acaba bugün ne ölçüde düzelmiştir? Dolayısıyla, iki yıl önce Sayın Bakanımızın da Oda Başkanı olarak belirttiği gibi, Teşvik Yasası teşvikten yoksun olan Adana gibi çok büyük organize sanayi bölgelerine sahip kentlerimizi mutlu etmediği gibi teşvik alan illerimizin yatırımcılarını da ne yazık ki mutlu etmemiştir.

Teşvikten yararlanan kırk dokuz kentten sadece birkaçında yatırım ve istihdam artmış, kalan çoğunluğun teşvikle büyümesi de sağlanamamıştır.

Kaynakların ve zamanın iyi değerlendirilmesini sağlayamayan Teşvik Yasası’nın önümüzdeki günlerde acilen düzeltilerek mutlaka adaletin sağlanmasının gerektiğini buradan bir kez daha hatırlatmak istiyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; netice olarak, Türkiye yeni bir çağın eşiğinde yeni siyasi değerler ve anlayışlarla kucaklaşmak zorundadır. Başta sanayileşmemiz olmak üzere her türlü gelişme ve ilerleme faaliyetleri, iktidar olma taassubu ve diğer önyargılardan kurtularak, siyasi polemiklerden, içi boş sloganvari sözlerden ve göstermelik açılış törenlerinden uzaklaşarak, bütün imkânlar zorlanarak samimiyetle yapılmalıdır diyor; sözlerimi tamamlarken, bu yasanın eksikliklerinin giderilerek diğer yasa ve uygulamalarla işlevini kaybetmeden Türk sanayisinin gelişmesine vesile olmasını temenni ediyor, hepinize saygılarımı sunuyorum.

,